Turc | Anglais | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | istismar eden | abusive adj. | ||
Some people believe that social issues are still abusive. Bazı insanlar sosyal meselelerin hala istismar edici olduğuna inanıyor. More Sentences |
||||
Common Usage | ||||
Common Usage | istismar eden | abuseful adj. | ||
General | ||||
General | istismar eden | abuser n. |
Turc | Anglais | |
---|---|---|
General | ||
General | eşini fiziksel olarak istismar eden erkek | wifebeater n. |
General | zor durumdaki birini istismar eden şaka | bar [scottish] n. |
Law | ||
Law | kamusal hakkı istismar eden bir suç türü | public nuisance n. |
Social Sciences | ||
Social Sciences | film yapımcısı harvey weinstein hakkındaki cinsel istismar suçlamalarının ortaya çıkmasını takip eden süreç (bir çok başka cinsel istismar suçunun da açıklandığı süreç) | post-weinstein expr. |